Bu zamana kadar İstanbul, benim için sadece gezmek için gelinecek bir
şehirdi... İstanbul' da yaşama fikri bana çok uzaktı. Eşimin işi burda
olunca, evlendikten sonra İstanbul' da yaşamaya başladım. Ne demişler;
"doğduğun yer değil, doyduğun yer" diye. Çok doğru bir söz; insan mecbur
kalınca özlemini, alışmışlıklarını, düzenini ve daha bir çok şeyi
unutuverip, şuanki yaşamına konsantre oluveriyor. Sanki hiç doğduğun
yerde yaşamamışsın, ya da bundan sonra İstanbul' dan başka bir şehirde
yaşayamazmışsın gibi hissediyorsun. Daha önceki bir postumda da
belirttiğim gibi, insanoğlu her şeye çok çabuk alışıyor. Bu iyi bir şey
aslında...
Herneyse konuyu çok uzattım. Tamam itiraf ediyorum; ailemi özlüyorum ama
farklı bir şehirde ailelerimiz yanımızda olmamasına rağmen, eşimin
yanında dimdik durabilmek, en ufak bir zorluk karşısında mücadele
edebilmek de bana gurur veriyor :)
Velhasıl kelam bahsetmek istediğim İstanbul' a alışma sürecim ve küçük
İstanbul turlarımız... Haftasonu vakit bulabildikçe farklı yerleri
görebilmek adına küçük turlarımız oluyor. Bunlardan biri; Sultanahmet...
Bloğuma hepinizi bekliyorum: http://minik-atolyem.blogspot.com/
Hemen hemen hepimiz doğduğumuz yerleri doyacağımız yerler için bıraktık sanırım :) Allah ailelerimizi başımızdan eksik etmesin , uzakta da olsalar olsunlar. Ellerinize ve yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilAmin cnm, kesinlikle haklısın
Silbir seslerini duymak bile yetiyor insana.
ayrıca çok teşekkür ediyorum :)